Sergi, temelde Türkiye ve Fransa arasındaki kültürel bağları güçlendirmeyi ve iki ülkenin 16. yüzyıla uzanan zengin geçmişini vurgulamayı amaçlıyor. Buradan hareketle, İstanbul ve Paris’in kent sesleri ile bu şehirlerde yaşayan Türk ve Fransızların kendi dillerinde anlattıkları anıları harmanlayarak, şehirlerin ortak ve özgün yaşayışlarına işitsel deneyimler aracılığıyla dikkat çekilmek isteniyor. Kentlerin ses mirasının zenginliğini ön plana çıkaracak şekilde ve gerçeğe yakın bir deneyim sunması adına 360 derece tasarlanan bu işitsel yolculuk üç bölümde sunuluyor: kentlerin günlük hayatlarındaki benzer seslerin bir arada sunulduğu enstalasyon ile başlayıp, şehirlerin kendilerine has seslerinin ayrı ayrı deneyimleneceği bölüm ile devam ediyor. En son alanda ise, ziyaretçilerden şehir sesleri ile ilgili anıların toplandığı etkileşimli bir yerleştirme bulunuyor.
İstanbul Fransız Kültür Merkezi’nin desteğiyle gerçekleştirilen sergi, iki ülke arasındaki bağları kuvvetlendirmenin yanısıra, ziyaretçilerin işitsel değerlerin farkına varmaları ve bu değerlerin kültürel hafıza ile ilişkisinin önemini anlamaları açısından büyük önem teşkil ediyor. Bu serginin, İstanbul’daki gösteriminin ardından 2020 senesinde Paris’te de sergilenmesi hedefleniyor.